Gerçekten iman edenler, Yahudiler, yıldıza tapanlar (Sabii) Hıristiyanlar, ateşe tapanlar (Mecusi) ve şirk koşanlar; şüphesiz Allah, kıyamet günü aralarını ayıracaktır. Doğrusu Allah, herşeyin üzerinde şahid olandır. (Hac Suresi, 17)
İnsanlardan kimi dünya hayatı boyunca dünyevi amaçlar edinir, bu amaçlar için çalışır ve bunları yaparken de iyi bir iş üzerinde olduğunu zanneder ve ahireti unutarak dünya hayatı için çalışır. Gerçek sorumluluğunu unutarak dünya çıkarlarının peşine düşer. Allah'a ortak koştuğu bu putları razı etmek, onların hoşnutluğunu kazanabilmek için çaba harcar ve bu şekilde son derece karlı bir iş yaptığını düşünür.
İnsanlardan kimi de tüm hayatını kendisini yaratan Allah'ı razı etmek için geçirir. Dünya hayatındaki imkanları ve nimetleri bu bilinçle değerlendirir. Hedefi, doğru yola ulaşabilmek, Allah'ın razı olacağı salih amellerde bulunmak, O'nun tavsiye ettiği üstün ahlakı üzerinde taşıyabilmektir.
Elbette bu iki insanın durumu bir değildir. Bu insanların durumu ile ilgili Allah Kuran'da şöyle bir örnek vermiştir:
Kör olanla (basiretle) gören bir değildir; karanlıklarla aydınlık, gölge ile sıcaklık da. Diri olanlarla ölüler de bir değildir. Gerçekten Allah, dilediğine işittirir; sen ise kabirlerde olanlara işittirecek değilsin. (Fatır Suresi, 19-22)
İşte birbirinden farklı durumda olan, bambaşka yollar edinen bu insanların arasını Allah kıyamet günü ayıracak, her birine yapmakta olduklarını bildirecektir. O gün, herkesin yaptıklarının hiçbir eksiltme olmadan kendisine tastamam ödendiği gündür. O gün, Allah'ın sonsuz adaletinin tecelli ettiği gündür...
Şüphesiz, senin Rabbin, ihtilafa düştükleri şeyler konusunda kıyamet günü aralarında 'hükmünü verip ayıracaktır'. (Secde Suresi, 25)