Göç, dini, iktisadi, siyasi, sosyal ve diğer sebeplerden dolayı insan topluluklarının bir yerden bir başka yere gitmesi. Kişisel nedenlerle yer değiştirmeye ve bu esnada nakledilen eşyaların hepsine de göç denmektedir. Ayrıca kuşların, balıkların ve bazı hayvan türlerinin, belli mevsimlerde dünyanın çeşitli yerlerine gitmeleri de göç adıyla anılır.
Tarih nazariyesine göre, M.Ö. 3000-4000 yıllarında Orta Asya'da yaşayan kavimlerin şiddetli ve uzun süren kuraklık sebebiyle doğuya, kuzeye, batıya ve güneye gitmelerine; Kavimler Göçü denmektedir. Bu göçün siyasi, sosyal ve kültürel neticeleri üzerinde uzun bir süredir durulmaktadır. Aynı bölgede M.S. 6. yüzyıldan itibaren başlayan ve asıl ağırlığı batı istikametinde olan Türk göçleri, 17. yüzyıla kadar devam etmiş; İran, Anadolu ve Balkanlardan geçerek Avrupa ortalarına ulaşmıştır. Türkler, geçtikleri yerlerde birbirlerinin devamı olan devletler kurmuşlar, böylece Orta Asya içlerinden Avrupa ortalarına uzanan kültür ve medeniyet mirasları ve yerleşik Türk boyları ile bir Türk dünyası meydana getirmişlerdir. Bu göçler sırasında Türklerin bir kolu, Karadeniz'in kuzeyinden geçerek Avrupa ortalarına gelmiş, burada Avrupa Hun Devletini kurup, bir müddet yaşadıktan sonra diğer yerli kavimlerin arasında Hristiyanlaşarak, özünden uzaklaşmıştır.
Ortadoğu üstünden Mısır'a doğru yol alanlar da, kurdukları çeşitli devletlerden sonra Osmanlı Devleti içinde yer almışlardır. Gerek bunların ve gerekse Anadolu'ya gelen Türk boyları İslamiyeti kabul ettiler. 9. ve 10. yüzyıllardan itibaren boylar ve kitleler halinde Müslüman olan Türkler; bugünkü İran, Azerbaycan, Hindistan, Irak ve Anadolu'da kurdukları güçlü devletlerle, hem kendi hayatiyetlerini korumuşlar, hem de kazandıkları zaferlerle İslam dünyasına yeni bir çehre kazandırmışlardır. Böylece başlayan Türk-İslam devletleri devri, Osmanlı Devleti bünyesinde bütün İslam dünyasının en büyük devleti, haline gelerek 20. yüzyıl başlarına kadar devam etmiştir. Osmanlı Devletinin son zamanlarında, Doksanüç Harbi adıyla meşhur 1877-78 Osmanlı-Rus savaşları esnasında, Tuna boylarında, Balkanlarda ve Kırım'da yaşayan Türklerin eşi görülmemiş Rus ve Hristiyan zulmü, vahşeti karşısında Anadolu'ya yaptıkları toplu göç, 93 Muhaceratı olarak bilinir ve teessürle hatırlanır. 1950'li yıllarda, Müslüman Türklerin, Balkan ülkelerinden (Romanya, Yugoslavya,Bulgaristan) ve Rusya'dan Türkiye'ye toplu olarak yaptıkları göçler de son yılların hafızalarda yaşayan en önemli göç hadiselerindendir
Afganistan'ın Rusya tarafından işgali ile 2,5 milyon Afganlının başta Pakistan olmak üzere çeşitli İslam ülkelerine göçü, Filistinlilerin İsrail tarafından, göçe mecbur bırakılması, Bulgaristan'da yaşayan Türklerin (1989) ve Kuzey Iraklıların vatanlarından çıkarılarak göçe zorlanmaları (1991) olayları da siyasi göçlerin en manidar örnekleridir.
İşsizlik, daha iyi şartlarda yaşama gibi sebeplerle, ülkeler arasında ve bir ülkenin kendi içinde de çeşitli göçler olmaktadır. Bunlar, zamanla çözümü zorlaşan büyük problemler ortaya çıkarmakta ve ülkelerin siyasi, sosyal, ekonomik, kültürel dengelerini bozmaktadır. Türkiye, köyden şehre büyük oranlara ulaşan göçler sebebiyle bu problemleri en çok yaşayan ve halletmeye çalışan ülkeler arasındadır.
Bir de kıtalararası göçler vardır. Bunun en tipik misali Amerika kıtasına yapılan göçtür. 16. yüzyıldan itibaren bu yeni kıtaya, önce Avrupa milletlerinden başlayan göçler, gittikçe azalmasına rağmen halen devam etmektedir. Önceleri serseri, başı bozuk, kanun kaçağı ve maceraperest Avrupalıların itibar ettikleri bir ülke olan Amerika kıtası, 19. yüzyılın ikinci yarısında, gene bu ülkelerden şiddetli göç dalgalarına sahne oldu. Kıtanın iskan ve imarı tamamlanıp ilmi, teknik ve ticari zenginlikler ortaya çıkınca, bütün milletler için en cazip ülkelerden biri oldu. Bu durum, dünyanın her yerinden ve her seviyede insanların buraya göç etmelerine sebep oldu.
Konu: Geri: İnsan göçleri Paz Kas. 30, 2008 5:27 pm