Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün 8 Ağustos günü yaptığı Bitlis-Ahlat gezisi, "Kürt açılımı" ve Norşin/Güroymak tartışmasının gölgesinde kaldı. Halbuki gezinin amaçlarından birisi, Ahlat'ın Cumhurbaşkanı'nın himayesinde ortak bir kültürel değer olarak tanınması ve turizme kazandırılmasıydı.
Cumartesi sabahı Cumhurbaşkanlığı'nın özel uçağı Muş havaalanına yumuşak bir iniş yaparken Doğu'nun zengin kapılarından birini de çalmış oluyorduk. Bundan sonrası kadın, erkek ve çocuk demeden yol kenarlarına dizilen halkın, Sayın Gül'e sevgi gösterileri ve sık sık yolunu kesip sevgi ve dileklerini iletmeleriyle yer yer bir zafer alayına dönüşecekti. Nitekim en yoğun yol boyu karşılamalarından birisi, ismi şimdi Güroymak yapılan Norşin'de gerçekleşti. Bitlis'te şehrin 93. kurtuluş yıldönümü kutlamaları vardı. Elbette geziyi, "Kürt açılımı"nın bir parçası olarak da değerlendirebiliriz. Ancak bölgenin kültürel zenginliklerinden birisinin "Kürt kültürü" olduğunu söylemesi ve Kürtçenin Shakespeare'i diyebileceğimiz Ahmed-i Hani'nin "Mem u Zîn" adlı eserinin öneminden söz etmesi, açılımın devletin zirvesinde sadece siyasî değil, aynı zamanda kültürel yankılar bulduğunu da gösteriyordu. Gökmeydanı Camii'nin, İhlasiye Medresesi'nin asırları aşan manevî rüzgârını not defterimize geçirmeye çalışırken, kendimi Alemdar Camii'nin bahçesinde buldum. Burada yapılan onarımlar yüzünden maalesef orijinalliğini yitiren mütevazı bir türbe var. İçinde kim yatıyor, bilin bakalım: İstanbul'da her gün binlerce, bazen on binlerce insanın ziyaret ettiği Eyüp Sultan Hazretleri'nin kardeşi Feyzullah Ensarî hazretleri bu gösterişsiz türbede sahip çıkılacağı günleri bekliyordu. Orada şunu düşündüm: Acaba günün birinde yurdumuzun iki ucunu bekleyen bu mübarek kardeşleri birleştirecek bir turistik hat oluşturabilecek miyiz? Yoksa Eyüp Sultan'ın kardeşi için de bir Fatih mi gerekiyor? Bu bilgiyi özel görüşmemizde kendisine aktardığım Sayın Gül'ün de konuyla ilgileneceği izlenimini edindim. Zaten gezinin amaçlarından biri de bu değil miydi? Türkiye'yi herkesin kendi cephesine çekildiği ve araya su geçirmez bölmeler koyduğu bir çatışma meydanı değil, Ahmed-i Hani'nin Yunus Emre ve Pir Sultan Abdal'la beraber okunabildiği ve kucaklanabildiği, kendisiyle barışık bir ülke yapabilirsek mesele büyük ölçüde hallolacaktır. Edebiyat kitaplarımıza Kürt edebiyatından da örnekler koyabildiğimiz gün, yıllarca ne kadar fuzuli kavgalar ettiğimizi anlayacağımdan eminim. Nihayet Ahlat. Artık hepimiz oradayız. 'Hepimiz' oradayız gerçekten de. Urartular da, Hz. Ömer'in gönderdiği akıncılar da, Peygamber Efendimiz'in torunları, yani seyyidler de, Ermenşahlar da, Celaleddin Harzemşah da, Alaeddin Keykubat da çevremizdeler. Üstelik Osman Gazi'nin dedeleri, Moğolların önünden kaçarak Ahlat'ın dingin atmosferine sığınmışlardı bir süreliğine. Dünyada en eski ve en büyük Müslüman mezarlığı bozulmamış bir şekilde burada. Bakir bir hazine burası. Adeta zaman durmuş, toprak örtmüş her şeyi. Nakış nakış örülen kızıl mezar taşları, binlerce. Biblo güzelliğindeki Bayındır Kümbeti başta olmak üzere 10 kadar türbe de aynı alanda. Bakımsızlar ama ayaktalar. Sayın Gül'ün gezisi burada noktalanmıyor. Zira Anadolu'nun diğer kapısı Malazgirt'le birlikte Ahlat'ın, bir kültürel destinasyon olarak düzenlenmesi ve turizme kazandırılması düşünülüyor. Asıl amaç da bu zaten: İshak Paşa Sarayı da dahil olmak üzere Doğu'nun bütün olarak kültür turizmine kazandırılması. (Tabii bunun için Bitlis'e bir havaalanı yapılması şart.) Türkiye on yıllarını heder ettiği "Kürt kapanı"ndan kurtulabilirse tahminlerimizin üzerinde bir hızla değişecek ve gelişecek. Bu değişimin işaretlerini vermek, Cumhurbaşkanı Gül'ün bu kısa ama anlamlı gezisine nasip oldu. Jargon değişti, kafayı kuma gömmeyelim FCumhurbaşkanı Abdullah Gül, hükümetin Kürt meselesine çözüm amacıyla başlattığı açılıma destek verdi. Konuyla ilgili tartışmalardaki 'jargon değişikliğine' dikkat çekerek, "Bu değişimi görmek gerekiyor. Başımızı kuma gömmeyelim." dedi. Gül, Anadolu topraklarında farklı medeniyetlerin oluşturduğu zengin kültürel birikimi hatırlattı. Hakkarili Alim Ahmed Hâni'nin Cizre'de yazdığı mesnevisi Mem u Zîn'e atıfta bulunarak, "Kutadgu Bilig ve Dede Korkut gibi Mem u Zîn de mirasımızdır." dedi. Gül hafta sonu gerçekleştirdiği Bitlis gezisi sırasında uçakta kendisine eşlik eden gazetecilerle sohbet etti. Açılımların terör için değil, Türkiye'nin standartlarını yükseltmek için yapıldığına dikkat çeken Cumhurbaşkanı, "Tarihte beraberliğimiz ve güçlü ortak kültürel değerlerimiz var. Türkiye'nin yükselen standartları içinde bu mesele çoktan halledilirdi. Terör engelledi. Terör demokratik gelişmelerin sebebi değil, engelidir." diye konuştu.