Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Hoşgeldiniz, Misafir
Son Ziyaretiniz: Perş. Ocak 01, 1970
Toplam Mesajınız: 17
 

AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

Umumi Sosyoloji

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek
Yazar Mesaj
d3rY@
Moderatör
Moderatör
d3rY@
Cinsiyet: Kadın
---www.acemi.yiz.biz---
Yaş : 31
Kayıt tarihi : 02/07/08
Mesaj Sayısı : 4509
Nereden : evden :D (ank)
Lakap : şeker :P
Umumi Sosyoloji Vide
http://www.acemi.yiz.biz
MesajKonu: Umumi Sosyoloji Umumi Sosyoloji EmptySalı Tem. 21, 2009 3:56 pm

UMUMİ SOSYOLOJİ İNSANLAR ÂLEMİNDE İÇTİMAİ HÂDİSENİN VASIFLARI Les caracteres du fait social dans le monde humain Hayvanlar âleminden insanlar âlemine geçtikçe, psikoloji, içtimada gittikçe daha ziyade yer tutuyor. İçtimai hadise, şuurların her türlü münakalesinden önce, bir takımlarının ötekilerin üzerine tesir ve aksi tesiridir. Cemiyetler ne kadar giriftleşirse, onları terkip eden mahluklar da o kadar şuurludurlar ve fikirler cemiyette o kadar yer tutar. M. Espinas bunu kaydediyor. CEMİYET CANLI BİR ŞUURDUR Espinas (A).-Des Societes animales. (Paris Alcan-1878, 2° edition, p. 358 â 661) Hiç şüphe yoktur ki cemiyetler canlı mahluklardır. Lâkin bu birinci netice tamamiyle itminan verici değildir. Zira maddi uzviyetlerle içtimai uzviyetler arasında hiçbir başkalık bulunmaması ve sosyolojinin, biyolojinin bir devamı olması asla kabul edilemez. Cemiyetin canlı bir mahluk olduğunu söylemek kâfi değildir. Nasıl bir canlı mahluk olduğunu ve binnetice sosyolojinin kendinden hemen dun bir ilimden nasıl ayrıldığını araştırmak lazımdır... Hayatın başlangıcından uzaklaşıldıkça, canlı mahluklar topluluklarının, fiziki-kimyevi kuvvetlerin veya fizyolojik tahriklerin tazyiki altında değil, belki gittikçe daha ziyade hissedilen meyelânların ve gittikçe daha ziyade tebarüz eden cazibelerin daveti altında vuku bulduğu görülür. Dışardan içeriye, az çok girift bir hareket oyunundan (hayat başka bir şey midir?) istihzar (representation) ların ve arzu (desir) ların münasebetine şuura hissedilmez bir surette geçiliyor. Bir kere daha bu hadiselerin münasebetleri tetkik edilecek olursa hiçbir şey değilmiş değildir. Münasebetler, uzviyetin unsurları gibi ayni kanuna göre gruplanırlar ve hayati hadiseler gibi maşeri mahlukun tahaffuz ve inkişafından başka gayeleri yoktur. Lâkin ayni ahengin birbirine bağladığı bu hadiseler hiç de ayni neviden değildir, biz de onları ayni tarzda tanımayız. Her bir uzvi hadise, ona has bir hasse ile doğrudan doğruya tanınır. Deruni veya ruhi hadiseler ancak tevil ve tefsir yoliyle bilinir ve maddi görünüşleri altında toplandıktan sonra adeta şuurun vazifesi halinde ifade edilmelidir. Biz onların baisi olmağa kabiliyetli olduğumuzu anlamazsak, onları öz şuurumuzca anlaşılacak tabirlere sığdıramazsak, o vakit onlar bizim için mevcut değildirler. Bir kelime ile biz bir takımını bize göründükleri gibi kabil ederiz, öteki takımını da, nefsimiz hakkındaki bilgilerimize kıyas ederek anlarız. Bundan dolayı, iki nevi hadiseyi ifade için kullandığımız tabirler hayliden hayliye farklıdırlar: ötekinde moleküllerin cazibe ve dafiasından, insicam ve dağınıklığından bahsederiz, berikinde ise zeka ve aşk mevzubahistir. Bir neviden diğer nev’e geçerken uzvu itilaf consensus tesanüt olduğu gibi mekanda tasavvur olunan uzvi vahdet de görülmeyen şuur olur, deymumet (continutie) an’ane, hareketin kendindenliği fikirlerin icadı olur, vazifelerin ihtisasileşmesi iş bölümü adını alır, unsurların coordination’u simpatiye, tâbiiyetleri hürmete ve fedakârlığa tahavvül eder, hadiselerin muayyeniyetleri dahi karar ve serbest seçme olur. Bu suretle her şeyi yeni bir çehre alır: maddi uzviyetin sinesinden öteki gibi ayni kanunlarla idare olunan, fakat ondan çok farklı başka bir alemin zuhur ettiğini görürüz. Bu âlem hakikaten farklıdır, çünkü fikirler veya istihzarlar, şekillerin yerini tutar ve arzular hareketlerin vazifelerini görür. Öyle ise bu âlem, cemiyet âlemidir: münasebet hayatı onun çevresini çizer, nerede mahluklar tahassüslerini mübadele edebiliyorlarsa orada cemiyetin yeri vardır ve buna mukabil her nerede bir cemiyet doğarsa, orada bir istihzarlar mübadelesi bulunur, denilebilir. Binaenaleyh içtimai hayat levhasından, tarif etmiş olduğumuz toplulukların birinci sınıfı çıkarılabilir mi? Olgunlaşmış, tabii inkişafına varmış cemiyet aranırsa evet; bizzat cemiyetin ilerde olacağı şeyin bir taslağı bir hazırlığı görülmekle iktifa edilirse, hayır: zaten bu esaslı hazırlık, zirvesinde insaniyetin mevzu bulunduğu bir yapının zaruri temelidir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Umumi Sosyoloji

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var: Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Acemi Forum Eğitim & Öğretim :: Ödevler & Tezler & Projeler :: Felsefe & Psikoloji -
Powered by phpBB © Acemi Forum
Copyright © 2007 By [-İDLE-] & adegerli33