Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Hoşgeldiniz, Misafir
Son Ziyaretiniz: Perş. Ocak 01, 1970
Toplam Mesajınız: 17
 

AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

Hans Georg Gadamer ve Dört Önemli Kavram

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek
Yazar Mesaj
d3rY@
Moderatör
Moderatör
d3rY@
Cinsiyet: Kadın
---www.acemi.yiz.biz---
Yaş : 31
Kayıt tarihi : 02/07/08
Mesaj Sayısı : 4509
Nereden : evden :D (ank)
Lakap : şeker :P
Hans Georg Gadamer ve Dört Önemli Kavram Vide
http://www.acemi.yiz.biz
MesajKonu: Hans Georg Gadamer ve Dört Önemli Kavram Hans Georg Gadamer ve Dört Önemli Kavram EmptyPerş. Tem. 16, 2009 12:41 pm

Hans Georg Gadamer ve Dört Önemli Kavram

1. Etkin tarihsel bilinç

En genel anlamda Gadamer’in felsefece yorumbilgisinin temelini, birbiriyle iç içe geçecek denli yakından bağlantılı dört kavramın oluşturduğu söylenebilir. Bunlardan ilki, bilmem her dummda ta ıihten etkilendiğini, tarihin etkilerine çak olduğunu dile getiren “etkin tarihsel bilinç” kavramıdır. Açık olduğu üzere, Gadamer’in felsefece yorumbilgisi, Varlık ve Zaman’da Heidegger ’in ana içgörülerinden birine karşılık gelen, kişinin gerek kendisini gerekse bir varlık olarak kendi olanaklarını anlamasının zamansal, daha da önemlisi tarihsel olarak belirleniyor olması düşüncesini bütünüyle korumaktadır. Dolayısıyla, başta Descartes olmak üzere pek çok modern filozofun ve Aydınlanma düşünürlerinin de büyük bir korku duymalarına kaynaklık eden anlamanın tarihselliği gerçeği, Gadamer için kendisinden korkulacak bir durum oluşturmaktan çok anlama için olumlu bir nitelik olarak değerlendirilmektedir. Tarihten etkileniyor olmak demek Descartes’ın bütün bir felsefesiyle aradığı “ilk dayanak” diye bir başlangıç noktası- olmadığı anlamına gelirken, tarihin etkilerine açık olmak ise gelenek yoluyla bize ulaşan metinlerin ya da sanat yapıtlarının varolan anlama ufkumuzu sorun edinmemize yol vermesi anlamına gelmektedir. Bu temel düşüncenin ışığı altında Gadamer, anlamanın nasıl olanaklı olduğunu açıklamak için Heidegger’ci “yorumbilgisi döngüsü” kavramına baş vura Anlama her zaman için döngüseldir ama bu döngüsellik kasırdöngü anlamında bir döngüsellik değildir.

2. Önyargı

Anlam beklentisi, önanlamalar ya da önyargılar, yorumlamaya çalıştığımız metnin ya da sanat yapıtının bölümleri aynı zamanda eldeki metnin bütününü yansıttığı için anlamamız üzerinde oluşturucu konumdadırlar. Daha açık söylemek gerekirse Gadamer’in felsefece yorumbilgisinin ikinci kavramı “önyargı”dır. Buna göre önyargılar çoğunluk sanıldığının tersine anlamanın önündeki en büyük engel değildir. Tam tersine anlamayı olanaklı kılan önyargalardır. Hiç kuşkusuz burada Gadamer önyargı ile anlama arasında kurduğu bu özsel ilişkiden kimi eleştirilerin belirttiği gibi önyargılara körü körüne sadık kalmayı anlamamaktadır. Bir başka deyişle, anlamanın önyargılarca olanaklı kılınıyor olması, önyargılara ilişkin eleştirel uzaklığımızı yitirmemizi gerektirmez. Burada asıl vurgulanmak istenen,hiçbir koşulda anlama sürecinde karşılaştığımız yorumbilgisi döngüsünün dışına çakamayacağımız ve dolayısıyla da kendisi “hiçbir yer”’ olan önyargısız bir konumdan anlamamız olanaksız olduğu için, bize düşen, anlamamızı tarihsel olarak koşullandıran “olumsuz” önyargılara ilişkin farkındalığımızı arttırarak yeni anlamaların anlamamıza olabildiğince iyileştirmektir.

3. Oyun

Üçüncü kavram, Gadamer’in Kant’ın estetiğinden alarak yeni bir anlam kazandırdığı (Kant’an ise zihinsel yetilerin özgür oyunu anlamında kullandığı) “oyun” kavramıdır. Oyun kavramı Doğruluk ile Yöntemin özellikle iki yerinde çok önemli bağlamlarda, özelde estetiğin öznelliğini aşmak genelde ise modern felsefenin öznelliğini aşmak için başvurulan bir kavramdır. Bu bağlamlardan ilkinde Gadamer, tıpkı bir oyunda yer alan oyuncunun oyunun kendisi tarafından yutulması gibi, sanat yapıtlarıyla girdiğimiz ilişkide oynadığımız oyunda öznenin doğruluk yaşantısına geçebilmek için nasıl kendini kaybettiğini betimlemektedir. Oyun kavramının çözümlendiği ikinci bağlam olan 3. Bölüm’de Gadamer, yorumbilgisi deneyimine aracılık eden dil üstüne yoğunlaşarak, Wiırgenstein’m sonraki dönemine çok yakın bir biçimde dili öznenin bilinciyle temellendirmek yerine söyleşim ya da söyleşi diye adlandırdığımız “dil oyunu” ile temellendirmektedir.

4. Ufukların kaynaşımı

Söyleşi yoluyla kendisini gösteren dil bizi felsefece yorumbilgisinin dördüncü, belki de en önemli kavramı olan “ufukların kaynaşımı” kavramına götürür. Gadamer’ e göre metnin ya da sanat yapıtının anlaşılması, anlaşılmaya çalışılan metnin ya da yapıtın dillendirdiği doğruluk nedeniyle tam anlamıyla bir meydan okumadır. Yorumcunun anlama ufku ilk başta yapıtın ileri sürdüğü doğruluk yaşantısını dışlama üzerine kuruludur. Ancak yorumcu yapıta yaklaşımındaki kendi ön yargılarımız yapıtça sorun kılınmasına izin verdiği vakit yapıttaki ötekiliğin ufku kendisini yorumcuya açacaktır. Açıkça burada söz konusu olan, yorumcunun yalnızca yapıtın çağırdığı doğruluk yaşantısını soru-yanıt diyalektiğiyle sorgulaması değil, aynı zamanda yaptın yorumcunun kendi önyargılarını sorgulaması için yolladığı çağrıya evet demektir. Ufukların kaynaşımı süreci yorumcu başka bir biçimde anladığı zaman, yani yapıt ile yorumcu arasında sahici söyleşimin kurulmasıyla birlikte son bulur. Açıkçası ufukların kaynaşımı ülküsü ancak yorumcunun önyargılarını yapıttan öğrendikleri doğrultusunda değiştirmesiyle olanaklıdır. Buna karşı Gadamer, kimileyin yapıda girilen ilişkilerin yorumcunun önyargılarını kesinlemesi gibi bir sonuç da doğurabileceğini özellikle belirtmektedir.

KAYNAK

Felsefe Sözlüğü; A. Baki Güçlü; Erkan Uzun; Serkan Uzun; Ü. Hüsrev Yoksal; Bilim ve Sanat Yayınları
Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Hans Georg Gadamer ve Dört Önemli Kavram

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var: Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Acemi Forum Eğitim & Öğretim :: Ödevler & Tezler & Projeler :: Felsefe & Psikoloji -
Powered by phpBB © Acemi Forum
Copyright © 2007 By [-İDLE-] & adegerli33