Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Hoşgeldiniz, Misafir
Son Ziyaretiniz: Perş. Ocak 01, 1970
Toplam Mesajınız: 17
 

AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

Levha TektonİĞİ

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek
Yazar Mesaj
d3rY@
Moderatör
Moderatör
d3rY@
Cinsiyet: Kadın
---www.acemi.yiz.biz---
Yaş : 31
Kayıt tarihi : 02/07/08
Mesaj Sayısı : 4509
Nereden : evden :D (ank)
Lakap : şeker :P
Levha TektonİĞİ Vide
http://www.acemi.yiz.biz
MesajKonu: Levha TektonİĞİ Levha TektonİĞİ EmptyÇarş. Tem. 15, 2009 12:18 pm

LEVHA TEKTONİĞİ
Alfred Wegener'in "kıtaların kayması" kuramının geliştirilmesi sonucu oluşmuştur. Başlangıçta tüm kıtaların Pangea adında tek bir kıta olduğu, sonradan parçalanıp dağılarak zamanla günümüzdeki yerlerine ulaştığı görüşünü Alman bilim adamı Alfred Wegener ortaya attı. Dünya'nın yüzeyi kesintisiz gibi görünüyorsa da, gerçekte dev boyuttaki bir yap-boz gibi birbirine geçen parçalardan oluşmaktadır. Levha adı verilen bu parçalar, çok yavaş olarak sürekli biçimde birbirlerine göre hareket ederler. Bir levha, yanlızca okyanusal ya da kıtasal litosferden oluşabildiği gibi her iki litosfer türünü de içerebilir. Levhalar, levha sınırı ya da levha kenarı ile sonlanır. Depremlerin ve yanardağların çoğu bu bölgelerde görülür. Pangea verilen tek kıta parçasını çevreleyen denize Panthalassa denmekteydi. Zaman içerisinde katmanlar hareket ettikçe Pangaea ikiye ayrıldı. Kuzeyde Laurasia ve güneyde Gondwanaland oluştu. Bu iki kıta Tethys (Tetis) denizi ile ikiye ayrıldı. Katmanların hareketi ile kıtalar iyice ayrılarak bugünkü halini aldı.
Yer yüzeyinin kabuğu, manto üzerinde, 'izostazi' adı verilen, bir ağacın su üzerinde yüzmesi ile karşılaştırılabilecek bir denge halinde dururlar. Mantonun kaldırma gücü, su ve ağaç örneğinde olduğu gibi kabuğun manto içine 'batmış' olan hacmi ile orantılıdır. Bu nedenle yükseltilerin fazla olduğu kıta bölgelerinde, artan kütle ile koşut olarak kabuğun manto derinliklerine uzanan kısmı da daha fazla olmalıdır. Yüksek dağ sıralarının derinlere dalan 'kökleri' yer kabuğunun böyle alanlarda 70 km. kadar kalın olmasına yol açar. Öte yandan, karaların yükselmesi, bağıl olarak daha hafif materyelden oluşmaları ile ilişkilidir. Böylece okyanusal kabuk daha ince olmasına karşın daha ağır materyelden oluşmuştur, ve astenosfer içine doğru kıtalara oranla daha fazla 'batmış' durumdadır. Bu, kıtaların manto içerisine doğru uzanan daha derin kökleri olmasına rağmen, ağırlık merkezlerinin okyanus tabanlarına oranla daha yüksekte yer alması ile sonuçlanır.
Yüzey şekillerinin jeolojik zaman boyutu içinde evrimi levha hareketleri çerçevesinde gerçekleşir. Yer kabuğu ve hemen altındaki manto katmanının birleşmesinden oluşan taş küre (litosfer), yavaş bir hareketle yer değiştiren 12 ayrı 'levha' halinde, değişken bir yap-boz tablosu oluşturur. Yarı akışkan astenosfer tabakası üzerinde yüzer durumda bulunan bu levhaların hareketi için gereken enerjiyi, astenosfer tabakasındaki konveksiyon akımları sağlar. Levhalar birbirleriyle sürekli temas halinde olduklarından, hareketlerinin yön ve şiddetini, yerin derinliklerinden gelen itici gücün özellikleri olduğu kadar levhaların birbiri ile olan ilişkileri de belirler. Böylece, kısa dönemde belirli bir düzen içinde süren levha hareketlerinin, zaman ölçeği büyütüldüğünde kaotik ve önceden belirlenemez bir biçimde gerçekleştiği gözlenir.
Levhalın hareketlerinde yer kabuğunun bütün bu özellikleri rol oynar. Levhalar ortalama olarak yılda birkaç santimetre ölçeğinde hareket ederler (Bu kayma en uç örnek olan Pasifik levhası için yılda 15 santimetreye ulaşmaktadır). Hareket halindeki levhaların birbirleri arasında üç tür ilişkisi olabilir. 1)Yaklaşma, 2)Uzaklaşma, 3)Yan yana kayma. Yeryüzünün alanı sabit olduğuna göre yaklaşma sınırlarında bir miktar levha yüzeyinin yok olması, uzaklaşma sınırlarında ise yeni levha yüzeyi yaratılması gerekmektedir. Bu nedenle birinci tür levha sınırlarına 'yıkıcı', ikinci tür sınırlara ise 'yapıcı' sınırlar adı verilir. Üçüncü tür, 'yanal doğrultulu' ya da 'dönüşüm' (transformation) sınırlarıdır.
Yaklaşan levhalardan ikisi de okyanusal levha ise biri diğerinin altına doğru kayar, bu durum 'dalma-batma' olarak adlandırılır. Bir okyanus levhası, bir kıta levhası ile karşılaştığında, daha ağır olduğu için onun altına doğru kayar, yine dalma-batma durumu gerçekleşir. Dalma-batma söz konusu olduğunda manto tabakasının sıcak derinliklerine inen taş küre dilimi ısınarak erir ve akışkan halde yükselir. Bu, yaklaşma sınırlarındaki yanardağ etkinliğinin ve dağ oluşumunun temelidir. İki kıtasal levhanın yaklaşması ise çarpışma ile sonuçlanır, her iki levha da manto içine batamayacak kadar hafif ve kalın olduğundan büyük bir deformasyonla yüksek dağ sıraları ve platolar ortaya çıkar (Himalaya dağları ve Tibet yaylası gibi).
Uzaklaşan levhalar ise yeni okyanus kabuğunun oluşmasına yol açarlar. Bu olay, iki levha arasında açılan boşluğa üst manto kaynaklı akışkan materyelin dolması ve soğuyarak katılaşması sonucunda gerçekleşir. Bu şekilde oluşan okyanus sırtları yer kabuğunun en genç bölgeleridir. Levhalar ayrıldıkça sırt ortadan büyümeye devam eder, sırtın her iki yanına doğru uzaklaşan genç litosfer soğudukça hacmi azalır, yoğunluğu artar ve hem küçülme hem de batma nedeniyle yükseltisi azalır. Okyanus tabanının okyanus sırtından en uzak kesimleri en yaşlı kısmıdır. Bu alanların eninde sonunda bir başka levha ile karşılaşarak batmaya başlaması kaçınılmaz olduğundan okyanusal kabuğun ömrü sınırlıdır ve bilinen en yaşlı okyanus kabuğu örnekleri 190 milyon yıl yaşındadır. Bu şekilde okyanus kabuğu sürekli yenilenirken, kıta kabuğu dalma-batma mekanizması ile ortadan kaldırılamadığından, yanardağ ve dağ oluşum etkinlikleri ile kıta kütlesine eklenen materyel zaman içinde giderek artar, milyarlarca yıllık süreç içerisinde kıtalar alan ve kalınlık açısından büyümeye devam ederler. Bazen bir kıta, ters yönde etki eden kuvvetlerin sonucunda ikiye ayrılabilir. Böyle bir durumda uzaklaşan parçaların arasını doldurmaya başlayan manto materyeli yine okyanus kabuğu niteliğinde bir yapı oluşturmaya başlar, bu alanın soğuyup alçalması sonucunda yeni bir okyanus doğmuş olur. Bazen de her iki yanından iki ayrı kıtanın altına kaymakta olan bir okyanus, iki kıtanın çarpışması ile sonuçlanan bir süreç ile tümüyle yok olabilir
1906 yılında Fransız fizikçi Bernard Brunhes,gezegenin manyetik alanının zaman zaman yer değiştirdiğini saptamıştı.Bu değişimlere ilişkin kayıtların belli bazı kayaçlara doğum anlarında kalıcı olarak işlendiğini bulguladı.Yani,kayaçların içindeki ufak demir cevherleri,kayaçların oluşumu sırasında manyetik kutupların bulunduğu yönü gösterir.Kayaçlar soğuyup katılaştıkça aynı yönü göstermeyi sürdürür,oluşum sürecinde manyetik kutupların nerede olduklarını bir bakıma hafızalarına alırlar.1950’li yıllarda iki İngiliz bilimadamı,Britanya’daki kayaçlar içinde donmuş olan eski manyetik kayıtları inceleyince bir hayli ilginç bir sonuçla karşılaştılar.Çok uzun zaman önce Britanya kendi ekseni etrafında dönmüş ve kuzeye doğru yol almıştı. Ayrıca, Avrupa ile Amerika’nın aynı dönem için geçerli olan manyetik kayıt haritalarının yan yana getirildiği zaman birbirine uyduğunu da anladılar.Ancak bu görüşler ilgi görmedi.
*
1963 yılında D.Matthews ve F.Vine,Atlas Okyanusu’nun tabanı üzerinde yapılmış manyetik incelemeleri ele alarak,deniz tabanlarının, Harry Hess’in söylediği gibi yayılmakta olduğunu ve kıtaların da hareket ettiğini kanıtladılar.Böylece,yeryüzünün birbiriyle bağlantılı parçalardan kurulu bir mozaik oluşturduğu benimsenmiş oldu.Bu parçalar arasındaki şiddetli sürtünme ve sıkıştırmalar,gezegenin pek çok yüzey davranışından sorumludur.Sadece kıtalar değil,yerkabuğunun tamamı hareket halindedir.1968 yılında yayınlanan bir makale ile bu olaya levha tektoniği adı verildi.Böylece deniz dibi yayılması kuramı ile kıtaların kayması kuramı birleştirilmiş oldu.Yerküre’nin taşküre bölümü çok sayıda büyük levhalardan oluşmakta ve bu levhalar,yermantosunun yumuşak ve kısmen erimiş üstmanto katmanının üstünde yüzmektedir.Okyanus ortası sırtlar,bazı levhaların kenarlarında oluşur.Böyle yerlerde taşküre levhaları ayrılır ve yükselen manto malzemesi,uzaklaşan kenara eklenerek yeni okyanus tabanı oluşur.Levhalar sırtlardan uzaklaştıkça kıtaları da beraberlerinde sürükler.
*
Levha tektoniği,geçmişte ve günümüzdeki depremleri,yanardağ etkinliklerini,dağların oluşum süreçlerini açıklamak için, yer yüzeyini oluşturan çok büyük kabuk bloklarının hem çarpışmaları hem de ayrılmaları hareketlerini inceleyen bir kuramdır.Yerkabuğu,bir düzine kadar büyük levha ile bir dizi küçük levhadan oluşur.Bunların hepsi farklı yönlerde ve farklı hızlarda hareket eder.Levhalardaki kayaçlar esnemez bir kütle halinde hareket eder.Fazla bükülmez özelliktedirler.Levhaların, üzerlerinde taşıdıkları kara kütleleriyle ilişkileri rastlantısal ölçülerdedir.Kuzey Amerika Levhası,kıtanın kendisinden çok daha büyüktür.Levha sınırları,kıtanın batı kıyısını belli belirsiz izler.İzlanda,tam ortasından ikiye ayrılmıştır.Yani tektonik açıdan yarısı Amerika,diğer yarısı ise Avrupa’lıdır.
Levhaların kenarları veya sınırları dar kuşaklar biçimindedir.Dünyadaki depremlerin ve yanardağ etkinliklerinin %80’I burada olur.
Üç tip sınır vardır:
1-Okyanus ortasında 80.000 km. boyunca uzanan uzun,etkin sırtların tepe noktalarını izleyen ve çekme gerilimlerinin yol açtığı ince depremler kuşağı.
2-Bu sırtların düzlüklere karıştığı etek alanları.Bu bölgelerdeki kırıklar boyunca gerçekleşen depremler çok daha şiddetlidir.Bu depremler,kırığın her iki yakasındaki levhaların ters yönlerde birbirlerine sürtünerek hareket etmesinden kaynaklanır.
3-Bu sınır tipini oluşturan depremler daha seyrek dağılmış olmakla birlikte,çok daha derin odaklıdır.
*
Şimdiki ve geçmişteki kara kütleleri arasındaki bağlantılar bir hayli karmaşıktır.Kazakistan bir zamanlar Norveç’e ve New England’a bağlıydı.ABD sahillerinde bulunan herhangi bir çakıl taşının,aynı özellikleri gösteren benzeri Afrika sahillerindedir.Bu ve benzeri olgular,kayaçların yer değiştirdiğine ait örneklerdir.Sürekli bir çalkantı,levhaları birbirine geçip tek bir hareketsiz levhaya dönüşmesini engeller.Jeologların yaptıkları gözlemlere göre,Atlantik Okyanusu Pasifik’ten daha büyük hale gelene dek genişleyecektir.Afrika kuzeye doğru itilmektedir.Sonuçta Akdeniz ortadan kalkacak ve Fransa’dan Hindistan’a kadar uzanan bir dağ sırası oluşacaktır.Avustralya Asya ile birleşecektir.Bizler bu değişimlerin farkında değiliz.Bu olaylar, bir insanın kısa olan ömrü için algılanması olanaksız özelliktedir.Şu anda yerküreye bakan birisinin gördüğü manzara,enstantane çekilmiş bir fotoğraf gibidir.Oysa Yerküre’nin ömrü çok uzundur.
KAYNAKLAR:
A Short History of Nearly Everything
AnaBritannica
Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Levha TektonİĞİ

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var: Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Acemi Forum Eğitim & Öğretim :: Ödevler & Tezler & Projeler :: Tarih & Coğrafya -
Powered by phpBB © Acemi Forum
Copyright © 2007 By [-İDLE-] & adegerli33