Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Hoşgeldiniz, Misafir
Son Ziyaretiniz:
Toplam Mesajınız: 17
 

AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

İdealar Kuramı - İdea Nedir? İdealar Kuramı Hakkında

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek
Yazar Mesaj
d3rY@
Moderatör
Moderatör
d3rY@
Cinsiyet: Kadın
---www.acemi.yiz.biz---
Yaş : 32
Kayıt tarihi : 02/07/08
Mesaj Sayısı : 4509
Nereden : evden :D (ank)
Lakap : şeker :P
İdealar Kuramı - İdea Nedir? İdealar Kuramı Hakkında Vide
http://www.acemi.yiz.biz
MesajKonu: İdealar Kuramı - İdea Nedir? İdealar Kuramı Hakkında İdealar Kuramı - İdea Nedir? İdealar Kuramı Hakkında EmptyPerş. Tem. 16, 2009 3:39 pm

İdealar Kuramı - İdea Nedir? İdealar Kuramı Hakkında

İdealar Kuramı



İdealar kuramı, felsefede önemli bir prensip olarak Eflâtun tarafından ortaya atılmış ve episteme anlayışından doğmuştur. Gerçek bilginin temelinin ancak idealar dünyâsında bulunabileceği temeline dayanır.

İdea Nedir?
İdealar kuramı her ne kadar da en genel anlamda zihinde oluşan ve belirli anlayış formlarına dönüşen, bugün 'duyumsanamaz' görüşünü koruyan algılamalar dizisi olsa da idelalar daha cok basitçe, yaşantımızın, bellekteki akışının kendimiz tarafından ve tarafımızdan olmayan bir dizi kontrol mekanizmalarının oluşturduğu bir çesit sayısal kolajlar dizisidir. Bir başka ifadeyle zihin, belleğe kaydolan verileri saklar ve biz hafıza bolümünün gücüne ve seçiciliğine bağlı kalarak istencimiz veya beklentilerimiz ekseninde kimi veriler -yeni benzer veya olmayan bilgiler-oluştururuz. Zihinde doğan bu yeni bilgi bütünü sonrasında dış dünya (nesneler dünyası) ile tutarlılıklarını ilişkilendirir. Ortaya çıkan bu düşünsel büyün, fiziksel ortam ile -zaman, onun içindeki gerçeklik, görelilik ve en önemlisi belleği ikna ediciliği ki bu, aynı zamanda fiziksel olana aykırı gelmemesi anlamı taşır- kendisini söz konusu gerçeklikte kabul ettiren yeni bakış açısına verilen kuramın 'soyut' sistemlenen bilgiler dizisidir.

Kuramın Temelleri
Eflâtun, Herakleitos'çu öğretiden alarak idealar kuramına taşıdığı "Evren'de değişmeyen ve aynı kalan hiç bir şey yoktur, her şey akar" mantığından hareketle, "mâdem ki Evren'de değişmeyen hiç bir şey yoktur, o halde, gelip geçici bilgilerin (göreceli/relatif gerçeklerin) değişmez ilksiz ve sonsuz, hep aynı kalan asılları olması gereken gerçek bilgiler, (idealar) bu Evren'in dışında bir yerlerde olmalıdır" sonucuna varmıştır. Eflatun, bu düşünceleri ile felsefeye çok önemli boyutlar getirmiştir.
Eflâtun'un idealar kuramı, hem mantık, hem de metafizik içeriklidir.

Kuramın mantıksal dizini, Parmenides'in "eğer dil bir saçmalık değilse, sözcükler bir anlam taşımalıdır. Üzerinde konuşulsun veya konuşulmasın, var olan nenleri anlatmalıdır" tezinden hareket eder. Örneğin, doğru olarak, "bu at'tır" diyebileceğimiz pek çok hayvan vardır. Bir hayvan, atlara özgü genel yapıyı taşıdığında "at"tır. Dil, "at" gibi genel mana içeren sözcükler olmaksızın yaşayamaz. Bu sözcük eğer bir şeyi betimliyorsa, bu her hangi bir "at" değil, evrensel "at" kavramıdır. Bu kavram, her hangi bir at doğduğunda doğmaz, her hangi bir at öldüğünde de ölmez. Bir varlık da değildir. Uzayda bir yer kaplamadığı gibi, zaman ile de sınırlandırılamaz.
Kuramın metafizik bölümüne göre "at" sözcüğü, belirli bir düşünsel (ideal) at'ı, Tanrı'nın yarattığı tek bir at'ı, ilk ve ana örneği, kalıbı betimler. Tek tek atlar, ideal at ile ortak bir yapıya sahiptirler. Bu ortaklık, az ya da çok eksiktir (kopye tam ve yetkin değildir). Bu yüzden tek bir at ideası ve çok sayıda at vardır. Düşünsel (ideal) at gerçek, tek tek atlar görüntüseldir.
Temel düşünce yapısı itibariyle "Batı metafiziği"nin kurucusu olarak anılan Eflatun, bu düşünsel zincirin ilk halkası olarak kabul ettiği "ruhun ölmezliği" kavr****** alışılagelmiş mythos halinden soyutlayarak, daha sağlam temellere oturtması gerektiğini de hissetmiştir. Bu noktada, ruhun ölümsüzlüğü yanında, idealar dünyasından geldiğinin ve kökünün orada olduğunun da belirlenmesi gereklidir.
kaynak: Vikipedi, özgür ansiklopedi
Platon'a Göre İdealar Kuramı


Platon’un İdealar Kuramı üzerine neler inşa edebildiğini görmeden önce, idea kelimesinin Platon için ne ifade ettiğini anlamalıyız. İdealar yalnızca nesnelerin düşünsel karşılıkları değildir. Nesnelerin olduğu kadar, nesnesel karşılığı bulunmayan, “adalet, eşitlik, güzellik” gibi soyut kavramların da, kendi ideaları vardır. Ve idealar evreninde, idealar, en üstlerinde Platon’un Tanrı ile özdeşleştirdiği “İyi İdeası”nın da bulunduğu bir sıra düzeni içindedirler. Somut nesnelerin olduğu kadar soyut kavramların da ideaları olduğunu düşünerek, fizikî ve sanal evreni ayrı ayrı inceleyecek olursak; sanal evrende ki formlar hakkında bilgilerimizin tam ve kesin olduğunu, oysa fizikî evrende bulunan nesneler hakkında ise ancak bir kanı, yaklaşık bir bilgi sahibi olabildiğimizi görürüz. Çünkü fizikî evrende algıladığımız hiç bir nesnenin, zihnimizde canlandırdığımıza tıpa tıp uyduğunu iddia edemeyiz. Fizikî evreni algılamamız sürekli yuvarlamalara mahkumdur. Bu iddiayı daha iyi açıklayabilmek için şu misaller verilebilir : Dünyada 1 metre uzunluğu ölçtüğümüz milyonlarca belki milyarlarca 1 metrelik cetveller olabilir ama aslı Paris’te Luvr müzesinde özel şartlarda koruma altındadır. Diğerleri ona çok yaklaşık uzunlukta olabilirler ama mutlak eşitliklerini kimse iddia edemez. Algılamalarımızda ki yuvarlamalara Felsefe dünyasından bir başka ünlü örnek : Heraklitosun “Bir nehrin aynı sularından iki defa asla geçemeyiz, ama biz hep aynı nehri geçtiğimizi zannederiz”, sözüdür.

Platon, anlatmaya çalıştığımız bu İdealar Kuramı üzerine, mantıktan metafiziğe, matematikten sanata ve nihayet teolojiden ideal toplum düzenine uzanan, günlük hayatı tüm boyutlarında tarif eden sistemler inşa etmiştir. Bunlara da kısaca değinilmesi bu kuramın ne işe yaradığını bilmek açısından gereklidir.

İdealar Kuramının mantığı ilgilendiren yönü, genel sözcüklerin anlamıyla ilgilidir. Misal olarak “kedi” sözcüğünü ele alalım : Dünya da “kedi” tarifimize uyan bir çok hayvan olduğunu hepimiz kabul ederiz. Aslında bu sözcükle neyi kastediyoruz? Doğrusu, her özel kediden ayrı bir şeyi… Bir hayvan, tüm kedilere özgü olan genel yapıyı taşıdığı için kedidir ama “kedi” sözcüğünün anlattığı şey herhangi bir kedi değil “evrensel”, yani “tümel” kedidir. İşte bu sanal kedi herhangi bir kedi doğduğunda doğmaz, ölünce de ölmez, uzayda veya zamanda bir yer kaplamaz. İşte İdealar Kuramının mantığı ilgilendiren yönü budur. Bu bölümün kanıtları daima güçlü ve geçerlidir, ama öğretinin metafizik bölümünden de tümüyle bağımsızdır.

Platon öğretisinin metafiziği ilgilendiren bölümüne göre “kedi sözcüğü” belirli ideal bir kediyi, Tanrının yarattığı tek bir kediyi dile getirir. Çevremizde gördüğümüz canlı olan kediler ideal kediyle ortak bir yapıya sahiptirler, fakat az ya da çok eksiktir bu ortaklıkları. Bu türden çok kedi vardır ama sadece ideal kedi gerçektir, tek tek kedilerse görüntüsel.

Platon’a göre, ruh gözü ile idealar evreninde gördüklerimizin somut nesnelere uygulanışından Matematik ve Geometri ilimleri oluşur. Gerçek olan sadece İdealar evreni olduğundan, bu ilimlerin de ancak bu ortamda varlığından söz edilebilir. Mesela daireye sadece bir noktada değen teğet çizgisinden ancak böyle bir kabul altında söz edilebilir. Ona göre sayılar dizisi idealar evreninin ilk basamağıdır. Şayet matematiği idealar evreninde yok farz edersek geriye ne sayma ne ölçme kalır. Platon’un sayılar konusundaki görüşlerinde, Pisagorcuların etkili olduğunu, öğrencisi Aristo’nun yazılarından biliyoruz.

Fizikî dünyanın, idealar evreninin sadece kötü bir kopyası olduğunu iddia eden bir algılayış biçiminde, resim, heykel gibi görsel sanatlara fazla önem verilmesini beklemek herhalde yanlış olur. Bu tür sanatlar, Platon için gerçeğin kötü bir kopyası olan dünyanın, daha da kötü başka kopyalarını üretme çabaları olarak tanımlanır. Buna paralel olarak edebiyat ve müzik gibi sanatlarda, sanatsal amaçlı değil toplumsal eğitimin bir parçası olarak, yani sadece bir araç olarak anlam ifade ederler.

Başta da işaret ettiğimiz gibi, bütün bu felsefi çabalar, aslında zihinlerde bir ideal devlet anlayışını oluşturmak adına yapılmaktadır. Bu sebeple Platon’un siyaset felsefesi konusundaki fikirleri, tüm eserlerine yayılmıştır. Düşünceye başlangıç noktası hepsinde aynıdır : İki türlü evren, iki türlü bilgi olduğuna göre yapılacak şey, nesneler evrenindeki her şeyi, özellikle toplumsal kurumları, olabildiğince idealar evrenine benzetmeye çalışmaktır. Devlet isimli diyalogunda belirttiğine göre insanların toplu yaşamalarına yol açan, bir başka deyişle toplumu yaratan neden, insanların kendi kendilerine yeterli olmayıp, yaşamak için başka insanlara olan gereksinmeleridir. Örneğin çiftçi kunduracının yaptıklarına kunduracı çiftçinin yetiştirdiklerine muhtaçtır. Kısacası, toplumu yaratan şeyin bu iş bölümü olduğu söylenir. Bu iş bölümünden yola çıkılarak sınıflı toplumun yapısı oluşturulmaya çalışılır. Platon zihinsel güçleri yerine bedenî güçleri ile çalışanları, “besleyiciler sınıfı”na sokar. Bu sınıf yalnızca üretim işleriyle uğraşmalı askerlik, yöneticilik gibi beceremeyeceği işlerle uğraşmaya kalkmamalıdır. Doğuştan yürekli, güçlü ve çevik olanlarsa, askerler, yani “koruyucular sınıfı”nı oluşturacaklardır. Böylece Platon’un Devlet isimli eserinde taslağını çizdiği “ideal devlet”in iki ana sınıfı ortaya çıkmış olur. “Yöneticiler”, koruyucular sınıfı içinden seçilip yetiştirilen belirli sayıda insan olacağı için onların sınıftan çok bir grup, bir kadro olacakları söylenebilir. Böylece besleyiciler sınıfı, koruyucular sınıfı, yönetici kadro olarak üçlü bir yapı oluşur. Platon ideal devlette, toplum yöneticilerine, toplum yararına olan bazı “yararlı yalanlar” söyleme hakkı da tanır. Bu yalanlardan biri, halkın böyle tabakalı bir toplum düzenine karşı çıkmasını önlemek için anlatılabilecek olan “metaller mitosu”dur. Platon, yöneticilerin, halkı şu mitosa inandırmalarını ister :

“Bu toplumun birer parçası olan sizler birbirinizin kardeşisiniz. Ama sizi yaratan tanrı, aranızda önder (yönetici) olarak yarattıklarının mayasına altın katmıştır. Onlar bunun için baş tacı olurlar. Yardımcı (koruyucu) olarak yarattıklarının mayasına gümüş, çiftçilerin ve öteki işçilerin (besleyicilerin) mayasına da demir ve tunç katmıştır. Aranızda bir hamur (maya) birliği olduğuna göre, sizden doğan çocuklar da herhalde size benzeyeceklerdir.

”Böylece Platon, işbölümüne, doğuştan kalıtımsal farklılıklara dayandırdığı sınıflı toplumu, akıllıdan akıllı, güçlüden güçlü çocukların doğacağını söylediği bir “ırk öğretisi”nin yardımıyla, sınıflar arasında pek küçük bir geçişkenliğin bulunacağı bir yarı kast toplumu biçimine sokmaktadır. Halka, “mayasında demir ya da tunç karışık olanların önderlik edeceği gün kentin yok olacağını tanrı buyurmuştur” denecektir.

Bu şekilde, genel çizgiler içersinde sizlere aktarmaya çalıştığım Platon’un ideal devlet anlayışının, aslında sınıfların iç yapılarında yurttaşların evlilik hayatlarına kadar giren çok detaylı bir kurallar içeren bir sistem olduğunu unutmamalıyız.

Platon bu devlet anlayışı ile günümüzde çok kullanmakta olduğumuz bir başka sözcüğe de babalık etmiştir : Ütopya. Platon’un “Devlet” adlı eserinde anlattığı, ama sonraları gerçekleşmesinin imkansızlığını kendisinin de anladığı bu devlet sistemine, yunanca “hiç bir yerde olmayan” anlamında : Ütopya denilmiştir. Platon, ileri yaşlarında kaleme aldığı “Nomoi/Yasalar” adlı eserinde ise, “Politea/Devlet” yapıtındaki sosyalist toplumu az da olsa üretim araçlarının paylaşımı konusunda liberalleştirmiştir. Ayrıca, yöneticilerin keyfî kararlarının yasalardan üstün olmaması için, hukukun üstünlüğü prensibini getirmiştir. Fakat bu son eserinde bile, yine de derinliğine bir dinsel duygu egemendir. Sokrat’tan da önce yaşamış olan Protogoras “insan her şeyin ölçüsüdür” derken Platon “Yasalar”da, “her şeyin ölçüsü insan değil, Tanrı’dır” demektedir.


Attilâ Tözün



Kaynaklar

Bertrand RUSSELL, History of Western Philosophy, s. 122 – 172.
Bazı İnternet Web sayfaları.
Ord. Prof. Dr. Ernst von ASTER, İlkçağ ve Ortaçağ Felsefe Tarihi, s. 144 – 197.
Alâeddin ŞENEL, Siyasal Düşünceler Tarihi, s. 140 – 162.
Doğan ÖZLEM, Günümüzde Felsefe Disiplinleri s. 167 – 200.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek

İdealar Kuramı - İdea Nedir? İdealar Kuramı Hakkında

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var: Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Acemi Forum Eğitim & Öğretim :: Ödevler & Tezler & Projeler :: Felsefe & Psikoloji -
Powered by phpBB © Acemi Forum
Copyright © 2007 By [-İDLE-] & adegerli33