“Acı Lokma” Cumhuriyet sonrası Türk Edebiyatının toplumsal gerçekçi romanlarından birisidir. Son yıllara gelene kadar adı çerçevesinde açık bir ambargo bulunan Fahri Erdinç Diriler Mezarlığı Türkiye Hikayeleri ve bir gazetede tefrika edilen “Acı Lokma” ile yeniden gün ışığına çıkmış bulunuyor.
Kimilerine göre Acı Lokma 1949 yılında ülkesini terk etmek zorunda bırakılan Fahri Erdinç’in kaçış gerekçelerini açıkladığı bir romandır. Oysa her toplumsal olayı içinde yaşanılan dönemin özgül koşulları içinde değerlendirmesini bilen dikkatli okur romanda böylesi bir temellendirmenin bulunmadığını rahatlıkla görebilecektir. Acı Lokma amacından saptırılan ulusal kurtuluş savaşı sonrası ortamında giderek faşizme bel bağlayan egemen güçlerle yoksulluk ve çaresizlik içinde kıvranan Anadolu insanından bazı kesitleri yalın bir gerçekçilikle saptamaktadır. Sınıfsal güçler dengesinin egemen burjuvazi lehine değiştiği işçi sınıfı ve köylülüğün örgütsüz sürekli baskı altında tutulduğu devrimcilerin teker teker avlanarak yok edilmeye uğraşıldığı 1940-50 döneminin sosyal içeriği Acı Lokma ile daha bir açıklık kazanmaktadır.