Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Hoşgeldiniz, Misafir
Son Ziyaretiniz:
Toplam Mesajınız: 17
 

AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

Dolayli Anlatim Indirect Speech / Reported Speech

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek
Yazar Mesaj
KaranLık
Co-Admin
Co-Admin
KaranLık
Cinsiyet: Kadın
---www.acemi.yiz.biz---
Yaş : 32
Kayıt tarihi : 12/02/09
Mesaj Sayısı : 5386
Nereden : DüşLerin İçinden
Lakap : (Küb)
Dolayli Anlatim Indirect Speech / Reported Speech Vide
http://www.acemi.yiz.biz
MesajKonu: Dolayli Anlatim Indirect Speech / Reported Speech Dolayli Anlatim Indirect Speech / Reported Speech EmptyPtsi Tem. 13, 2009 2:10 pm

GİRİŞ
Dolaylı anlatım, konuşulmuş / konuşulmakta / konuşulacak olan sözlerin üçüncü bir kimse yada kimselere anlatılması, aktarılması demektir. Yazıda, "dolaysız anlatım" tırnak içinde aynen verilerek, hatta konuşurken de ses ve ton taklidi yapılarak gerçekleştirilir.

"I am going to do it tonight"

-- He said, "I am going to do it tonight."

Gerekli yer, zaman ve kişi değişiklikleri yapılarak tırnak dışına çıkarılan aktarımlar ise "dolaylı anlatım" dır.

"I am going to do it tonight"

-- He said (that) he was going to do it

that night.

Dikkatli okuyucumuz, dolaylı anlatım ile "isim-cümlecik" konusu arasındaki koşutluğunu hemen farkedecektir. Gerçekten de yaptığımız işlem, uygun bir giriş/tanıştırma öbeğinin ardından asıl sözlerin bir isim-cümlecik niteliğinde eklenmesidir.

Giriş/tanıştırma öbeği, "He says... He asked me... He recommended... vb. gibi şekillerde karşımıza çıkar. Aktarılan yahut rapor edilen sözlerde ise mantığın gerektirdiği kişi, yer, zaman değişiklikleri yer alır. Bunlara ilerleyen paragraflarda değineceğiz.

Dolaylı anlatıma ilişkin yapılar üç ana başlık altında incelenebilir:

1) DÜZ-CÜMLELERİN AKTARILMASI

Kullanılan bağlaç : THAT -- (çoğu zaman düşürülerek...)

"I am going to do it tonight"



1 He says (that) he is going to do it tonight.



2 He said (that) he was going to do it that night. (veya, halâ

aynı gün içindeysek: tonight)



3 He will tell you (that) he is going to do it that night. (veya,

halâ aynı gün içindeysek: tonight)

Birinci örnek, konuşma anında yapılan bir aktarımdır. Bu açıdan bakıldığında "bu gece", hala "bu gece" dir. Anında çeviri (simultaneous translation) bu tip cümlelere en yatkın kullanım alanıdır. Giriş fiili, herhangi bir present tense (*) olabilir. Aktarılan cümlede tense değişikliği uygulanmaz. Çünkü olaya zamandaki aynı noktadan bakıyoruz. Yer ve zaman zarflarında da değişiklik olmaması tabiidir.

İkinci örnek, geçmişte işitilmiş sözlerin aktarılmasını içeriyor. Giriş fiili uygun bir past tense (**) bağlamında olacak, aktarılan sözlerin zamanı "bir derece geriye" götürülecektir (ayrıntıları daha aşağıda bir tabloda vereceğiz). Yer ve zaman zarflarında da mantığın gerektirdiği değişiklikler yapılmalıdır. Örneğin, sabah yaptığımız bir konuşmayı aynı günün gecesi aktarıyorsak "bu sabah ve bu gece" hala "bu sabah ve bu gece" dir. Ama olayın üstünden birkaç gün geçmişse, bu kez "o sabah ve o gece" den söz etmemiz gerekecektir. "Burada, buraya" kavramlarını da, şimdi bulunduğumuz yere göre "orada, oraya" kavramlarına değiştirmek gerekebilir. (Ayrıntılar yine az sonra tablo halinde...)

Üçüncü örnek ise, "Sana diyecektir ki... demiş olacaktır ki..." türünden sözler içindir. Giriş fiili uygun bir future tense (***) seçilerek kullanılacak; aktarılan sözler tense bakımından aynı kalacak, fakat kişi, yer ve zaman zarflarında "mantığın gerektirdiği" değişiklikler uygulanacaktır.

Açıklamalar:

(*) Yani: present simple, present continuous, present perfect simple ve present perfect continuous: He says that... He is telling us... He has told us... He has been telling us...

(**) Yani: past simple, past continuous, past perfect simple ve past perfect continuous: He said that... He was telling us... He had told us... He had been telling us...

(***) Yani: future simple, future continuous, future perfect simple ve future perfect continuous: He will say that... He will be telling us... He will have told us... He will have been telling us...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
KaranLık
Co-Admin
Co-Admin
KaranLık
Cinsiyet: Kadın
---www.acemi.yiz.biz---
Yaş : 32
Kayıt tarihi : 12/02/09
Mesaj Sayısı : 5386
Nereden : DüşLerin İçinden
Lakap : (Küb)
Dolayli Anlatim Indirect Speech / Reported Speech Vide
http://www.acemi.yiz.biz
MesajKonu: Geri: Dolayli Anlatim Indirect Speech / Reported Speech Dolayli Anlatim Indirect Speech / Reported Speech EmptyPtsi Tem. 13, 2009 2:10 pm

EXERCISE
Aşağıdaki cümleleri "direct speech", dolaysız anlatıma dönüştürünüz. Konuşan kişi aslında ne demektedir / demişti? Konuşma ortamının farklı yorumlanması sonucu aramızda oluşabilecek ufak tefek farklılıkları (yapısal yanlışlık olmaması koşuluyla) görmezden gelebilirsiniz

01. I warned/told the boys not to swim out too far.

02. She offered to bring me some coffee.

03. He kept wondering whether he should wait for them or go on his own.

04. He asked her where she lived and if it was very far from where they were.
YANITLAR

01. Don't swim out too far, boys! (You mustn't swim out too far...)

02. Shall I bring you some coffee?

03. Should I wait for them or should I go on my own? (I keep wondering whether I should wait for them or go on my own...)

04. Where do you live? Is it very far from here?
İLERİ DÜZEY UYGULAMALAR
Aşağıda ileri düzey bilgiler sunulmaktadır. Ulaşmak istediğiniz seviyeden yana çok fazla iddialı değilseniz bu bölümü atlayabilirsiniz.

Yalnız, iş sınavlara gelince durum biraz farklı. Sınavları düzenleyen kişilerin sizlerden bu derece "ileri" düzeyde ingilizce beklentisi bulunmayabilir, hatta kendileri bu bilgiye sahip olmayabilir... Bu bölümde öğreneceklerinizi sınavlarda uygulayıp uygulamayacağınız konusunda, sınavı düzenleyenlerin beklentisini sezgilerinizle ayrıştırmağa çalışınız.

ÖRNEK: II. Tip if-cümlecikleri indirect dönüşümde tense değişikliğine uğramaz, aynı kalırlar. Oysa, çoktan seçmeli bir sınav sorusunun şıklarında gerek Tip II gerekse Tip III birlikte öneriliyor olabilir. Acaba, ne derece "bilinçli" bir sorudur? Sınavı düzenleyenlerin sizden beklentisi nedir? Bilgisayara hangi şık "doğru" olarak yüklenmiş olacaktır? Bu soruların yanıtını kestirmek çok güç. Sezgilerinize güvenmek zorundasınız.

Kısacası, yurtiçinde gireceğiniz dil sınavları, ileri düzey İngilizce'de farklı tellerden çalıyor olabilir. Örnekleri yaşanmıştır... Ama, yurtdışında yada yurtiçinde anadili İngilizce olan kimseler tarafından hazırlanmış bir sınava giriyorsanız, aşağıdaki kurallara kesin uymanız yerinde olur.

A Genelde şunu söyleyebiliriz: Kuramsal olarak, "past" tense cümleler "past perfect" cümlelere dönüştürülür. Ama bu, her iki cümlecikteki eylemlerin birbirine göreli zaman dilimleri bir anlam karışıklığına yol açmıyorsa çoğu kez uygulanmayan bir kuraldır. Özellikle de konuşma dilinde "es" geçildiği görülür. Aşağıdaki örneklerden ilkinde tense değiştirimi kaçınılmaz, ikincisinde ise yanıt çift seçeneklidir:

"I was in love with her." --------› He said that he had been in love with her. (Cümle konuşulduğu zamana göre geçmiş bir dönemden söz ediyordu. Bu, şimdi bulunduğumuz konuma göre "geçmişin geçmişi", dolayısıyla da past perfect olur. Bir zamanlar onu sevmiş olduğunu söyledi...

"Ali was here on Monday."

-- She said that Ali was here/there on Monday.

-- She said that Ali had been here/there on Monday.

Neredeyse farkedilmeyecek bir nüansla, her ikisi de geçerli...

B Past continuous tense, tamamlanmış bir eylemden söz edilmediği sürece, aynı kalır. Past perfect continuous'a dönüştürülmez:

"I was thinking of paying a visit to her, but then I changed my mind." --------› He said he had been thinking of paying a visit to her, but had then changed his mind.

"When I saw her, she was doing her morning shopping." --------› He said that when he saw her she was doing her morning shopping. (She had been doing... şeklini tercih ederseniz: Ama sonra alışverişi bitirdiğini de gördüm, demiş olursunuz. Oysa asıl cümle, yalnızca "alışveriş yaparken gördüm" diyordu...)

C Özellikle yazı dilinde past tense cümleler olağan durumda past perfect'e dönüştürülecektir. Ancak hiç de ender olmayan istisnalarını da sıralayalım:

a) To be fiilinin past perfect dönüşümü çok enderdir, çünkü genellikle anlam kaymasına yol açacaktır:

"All the paintings we saw there were authentic"

YANLIŞ : He told us all the paintings they had seen there had been authentic... = Eskiden otantiktiler, sonradan sahteleri ile değiştirildiler... anlamını verecektir.

DOĞRU : He told us that all the paintings they had seen there were authentic... = Çünkü, "bir zamanlar" değil, "geniş zamanda" otantik...

b) Zaman bildiren zarf-cümlecikler, genelde past simple / past continuous tense'lerini korur, past perfect dönüşümüne uğramazlar. Ana-cümleciğin durumu ise seçeneklidir:

"When we lived / were living in İstanbul, we often visited the museums."

-- She told me that when they lived /were living in İstanbul, they often visited / had often visited the museums.

D If'li cümlelerde, anlam kaymasına yol açacağından, Tip II için herhangi bir değiştirme uygulanmaz. Tip II'nin genel geçerliği olan bir PRESENT anlam ilettiğini unutmayınız. Öte yandan Tip III için -- zaten sırtı duvara dayanmış, daha geriye gidebileceği bir zaman dilimi bulunmadığından -- herhangi bir değiştirim haliyle sözkonusu değildir.

"If I weren't desperate, I wouldn't do such a thing. = Çaresiz kalmadıkça böyle birşey yapmam... Ancak çaresiz kalırsam böyle birşey yaparım...

YANLIŞ : She said that if she hadn't been desperate, she wouldn't have done such a thing. = Böyle bir aktarım orjinal cümleyi genelleme çerçevesinden koparıp, daha önceden "gerçekleşmiş" bir olaya bağlıyor. Yani, "Çaresiz kalmıştım, ve de yaptım" anlamını veriyor. Oysa böyle bir olay sözkonusu edilmedi.

DOĞRU : She said that if she weren't desperate she wouldn't do such a thing...

NOT: "If I were you..." yapısının da olağan dolaylı anlatım dönüşümünü not ediniz:

"If I were you, I'd wait a little longer." ------›

He told me... He urged me... He advised me to wait a little longer. Yada, ------›

He suggested that I wait a little longer.

E "I wish... I'd rather... It's time..." gibi subjunctive yapılardan sonra da tense değiştirimi uygulanmaz. Aksi takdirde, tıpkı if'li cümlelerde olduğu gibi anlam kaymasına yol açılacaktır:

"I wish you didn't smoke so much." Keşke bu kadar çok sigara içmesen...

She said that she wished I didn't smoke so much... Burada "hadn't smoked" tercihi, asıl cümlenin de "I wish you hadn't smoked so much" şeklinde olduğu, yani "Keşke geçmişte içmemiş olsaydın" anlamının iletildiği anlamına gelecektir...

F Kim ******'ümüzün, Leonardo Da Vinci yada Einstein'in sözlerinde değişikliğe cüret edebilir ki? "Vecize" ler ve tarih biliminde kullanılan cümleler tense değiştirim kuralları dışında kalır.

-- The teacher reminded us that the Republic was established in 1923... Their guide explained to his group of tourists that ****** was born in Selanik (Salonica), a city which was part of the Ottoman Empire in those days...

Before the twenties, Einstein had already told us that E equals MC square...

Yine de, koşullar bir hayli değişmişse, yada yüce kişinin görüşlerine pek katılmıyorsak, çiğnenmeyecek bir kural değil:

- By the time he was twenty, Marx had already told us that someday the working classes would inevitably come to power...

G Her zaman için en geçerli kuralın şu olduğuınu akıldan çıkarmayalım: Dolaylı anlatımda tense, kişi, yer ve zaman zarfları açısından herhangi bir değişikliğe gidilmesi yalnızca "mantığın gerektirdiği" durumlar için geçerlidir. Bu Bölümün başında yeterince ayrıntılarına girmiştik.

H Would / should / could / might / ought to / used to / had better... gibi yardımcı fiillerle kurulan yapılar çoğunlukla tense değiştirim kapsamı dışında kalır. Aksi takdirde anlam kaymasına yol açılmış olacaktır:

"I would like to go." ------› She said she would like to go. (Çünkü, "She said she would have liked to go," veya "She said she would like to have gone..." gibi tercihler sözleri genelleme boyutundan çıkarıp, sanki geçmişte böyle bir olay yada durum sözkonusu olmuşmuş anlamına gelecektir.

"You should do it here and now." ------› He said that I should do it there and then... He advised me to do it there and then...

"You had better not drink this milk. It has gone sour." ------› She said that I'd better not drink that milk, adding that it had gone sour... She warned me not to drink that milk, as it had gone sour...

J Şimdi, bütün bu açıklamalardan sonra "must" yardımcı fiili üzerine odaklanarak, kullanım ve dönüşüm olasılıklarını irdeleyelim:

a) Must = şimdiki zamanda zorunluluk = have to

must ------› had to

"I must leave today." ------› He said that he had to leave that day.

b) Must = gelecek zamanda zorunluluk = will have to

must ------› would have to

"I must leave tomorrow." ------› He said he would have to leave the following day

c) Must = genel kurallar ve yasaklar

must ------› must

"You mustn't cross the road against the red light." ------› The policeman told the children that they mustn't cross the road against the red light.

d) Must = mantıksal çıkarsama, niyet, öğüt bildirimi

must ------› must

must have been ------› must have been

"He's getting fatter and fatter; he must be eating to much." ------› She said that he was getting fatter and fatter, and added that he must be eating too much.

"He was feeling quite sick and I felt sure that he must have been eating too much." ------› She said that he was feeling quite sick and she felt he must have been eating too much __________________
Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Dolayli Anlatim Indirect Speech / Reported Speech

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var: Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Acemi Forum Eğitim & Öğretim :: Ödevler & Tezler & Projeler :: Yabancı Dil -
Powered by phpBB © Acemi Forum
Copyright © 2007 By [-İDLE-] & adegerli33