Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Hoşgeldiniz, Misafir
Son Ziyaretiniz: Perş. Ocak 01, 1970
Toplam Mesajınız: 17
 

AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

Steroid Hormonlar

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek
Yazar Mesaj
d3rY@
Moderatör
Moderatör
d3rY@
Cinsiyet: Kadın
---www.acemi.yiz.biz---
Yaş : 31
Kayıt tarihi : 02/07/08
Mesaj Sayısı : 4509
Nereden : evden :D (ank)
Lakap : şeker :P
Steroid Hormonlar Vide
http://www.acemi.yiz.biz
MesajKonu: Steroid Hormonlar Steroid Hormonlar EmptyÇarş. Tem. 08, 2009 8:28 pm

Steroid Hormonlar
--------------------------------------------------------------------------------



Steroid Hormonlar

Yapısal ve fonksiyonel olarak dört ayrı grup steroid hormon vardır. Androjenler (C19), östrojenler (C18), progestinler (C21), ve kortikosteroidler (C21). Hepsi de mezoderm kaynaklı hücrelerde kolesterolden sentezlenirler ve en az bir polipeptit hormon tarafından regüle edilirler. Kolesterol çoğunlukla dolaşımdaki LDL’den sağlanır, ancak bütün steroidojenik hücreler de novo kolesterol sentezi yapabilirler. Bazı steroidojenik dokular diğer dokulardan kaynaklanan steroid ara bileşiklerini de kullanabilirler.
Steroid hormon sentezi kolesterolün pregnenolon’a çevrilmesiyle başlar. Burada rol alan üç ayrı enzim vardır ve bunlara topluca kolesterol yan zincirini kıran enzimi (cholesterol side chain cleavage enzyme), P450scc denir. Bu mitokondriyal enzim P450’ye gereksinim duyar ve bütün steroid üreten hücrelerde bulunur; ancak karaciğer ve yağ dokusu gibi steroidleri modifiye eden dokularda bulunmaz. Hormonal olarak inert bir molekül olan pregnenolon’dan steroid hormon sentezlenebilmesi için gerekli enzimlerin o dokuda bulunması gerekir; dolayısıyla doku özgüllüğünü belirleyen sentez enzimlerinin olup olmamasıdır.

Steroid Hormonların Biyosentezinde Rol Alan Enzimlerin Sınıflandırılması

Hidroksilazlar
Liyazlar
Dehidrogenazlar
İzomerazlar
Steroid Hormonların Metabolizması

Steroidler başlıca karaciğerde metabolize olur. Böbrekler ve GİS de bazı metabolik transformasyonları gerçekleştirebilir.
Bu hormonların ve metabolitlerinin sülfürik asit veya glukuronik asitle konjugasyonu, idrarla atılmalarındaki en etkili metabolik olaydır. Hemen hemen tüm steroid metabolitleri suda çözünebilen glukuronid veya sülfatlar olarak atılırlar.

Adrenal Kortikosteroidler

Adrenal korteks bezin % 80’ini oluşturur, mezoderm kökenlidir ve steroid hormonları üretir. Erişkinde adrenal korteks histolojik olarak üç zona ayrılır: dışta zona glomerulosa, ortada zona fasciculata ve içte zona reticularis. Her üç zon da steroid üretir. Normal koşullarda majör ürün kortikosteroidlerdir.
-Mineralokortikoidler: Sodyum ve potasyum düzeylerini düzenlerler (200 mg/gün).
-Glukokortikoidler: Karbohidrat metabolizmasını düzenlerler (25 mg/gün).
Majör mineralokortikoid aldosteron’dur ve en çok zona glomerulosa’da üretilir. Majör glukokortikoid ise kortizol’dür (veya hidrokortizon) ve en çok zona fasciculata’da, ikinci olarak ta zona reticularis’te üretilir.

Kortikosteroidlerin Sentezi

Steroidogenez için gerekli enzimler mitokondride ve ER’da bulunur. İlk reaksiyon, yani kolesterolden pregnenolon oluşumu hız kısıtlayıcı basamaktır.

Kortikosteroid Salgısının Düzenlenmesi

Aldosteron Salgısı: Fizyolojik koşullarda aldosteron salgısının iki düzenleyicisi vardır: 1) Ekstraselüler potasyum konsantrasyonu ([K+ECF]), 2) Renin-anjiotensin sistemi.
Kortizol Salgısı: Kortizol salgısının esas düzenleyicisi ACTH’dır ve bunu da CRH ve dolaşımdaki serbest kortizol düzenler.

Kortikosteroidlerin Metabolizması

Aldosteron ve kortizol dolaşımda protein-bağlı olarak bulunurlar ve dağılımları farklıdır. Aldosteron’un yarı ömrü yaklaşık 30 dak., kortizol’ünki ise yaklaşık 10 saattir. Her ikisi de esas olarak karaciğerde metabolize olurlar. Suda çözünebilen konjugatlar böbreklerden atılır.

Androjenlerin Sentezi
Başlıca androjen olan testosteron testislerdeki interstisyel hücreler (Leydig hücreleri) tarafından sentezlenir. Bazı hedef dokularda (deri ve prostat) testosteron, 5a-redüktaz ile dihidrotestosteron’a (DHT) dönüştürülür ve bu daha potent bir androjendir.

Androjenlerin Metabolizması

Serbest testosteron esas olarak karaciğerde metabolize olur. Sulfatlanmış ve glukuronidlenmiş şekilde 17-ketosteroidlerin atılması, testiküler hormon üretiminin göstergesidir.

Östrojenlerin Sentezi ve Metabolizması

Östrojenler 18 karbonlu steroidlerdir ve androjenlerden 10. karbondaki metil grubunun eksik olmasıyla ayrılırlar. Diğer doğal steroidlerden farklı olarak A halkası aromatiktir. Östradiol başlıca yumurtalıklardaki granulosa hücrelerinde sentezlenir.
Östrojenler karaciğerde metabolize olur. Sulfatlanmış veya glukuronidlenmiş şekilleri idrarla atılır.

Progestinlerin Sentezi

Yırtılan folikülden oluşan “corpus luteum” tarafından sentezlenirler. Ayrıca progesteron adrenal kortekste 19 ve 21 karbonlu kortikosteroidlerin prekürsörüdür.

STEROİD HORMONLARIN ETKİ MEKANİZMASI: NÜKLEER RESEPTÖRLER
Nükleer reseptörler, steroid hormon reseptörlerini de içine alan çok üyeli bir reseptör grubudur. Reseptörler ligandlarına göre isimlendirilir ve buna uygun şekilde isimleri kısaltılarak kullanılır:
Glukokortikoid Reseptörü GR, Mineralokortikoid Reseptörü MR, Progesteron Reseptörü PR, Androjen Reseptörü AR, Östrojen Reseptörü ER, Tiroid Hormonu Reseptörü T3R, D Vitamini Reseptörü VDR, Retinoik Asit Reseptörü RAR.
Bu reseptörler DNA’daki bazı özel dizilere bağlanabilen ve bu yolla transkripsiyonun hızını değiştirebilen “transkripsiyon faktörleri”dir. Reseptörlerinortak modüler bir yapıları vardır. Her nükleer reseptör A, B, C, D, E, F olarak adlandırılan altı bölgeden oluşur. C bölgesi DNA’ya bağlanmaktan sorumlu olan ve reseptörler arasında en yüksek homoloji gösteren bölgedir. Reseptörün ikinci önemli bölgesi ligandın bağlanmasından sorumlu olan E bölgesidir. Yaklaşık 250 amino asitten oluşan bu bölge benzer ligandları olan reseptörler arasında (örneğin GR, MR, PR ve AR) nispeten yüksek homoloji gösterir. Bu bölge ayrıca ligand-bağımlı transaktivasyondan sorumludur.
Reseptörün agonist liganda bağlı olduğu durumdaki konformasyonu koaktivatör adı verilen bazı proteinlerle kompleks yapmasını sağlar. Koaktivatörlerin intrensek bir histon asetil transferaz aktivitesi vardır ve bu yolla kromatin yapısındaki histonların asetillenmesi, DNA ile histonlar arasındaki iyonik etkileşimi bozarak kompakt kromatin yapısının gevşeyip çözülmesine sebep olmaktadır. Bu yapı, RNA polimeraz II’nin DNA’ya sıkıca yerleşip transkripsiyonu başlatmasına olanak vermektedir. Reseptöre antagonist bir ligand bağlı olduğunda (bazı reseptörler için herhangi bir ligand bağlı olmadığı durumda bile) ise korepresör adı verilen proteinler reseptörle kompleks yapar. Bu kompleksin içinde histon deasetilaz enzimleri de bulunur. Histon deasetilazların etkisi ile asetil grupları uzaklaştırılan histonlar tekrar pozitif yüklerini kazanır ve DNA ile sıkı etkileşime girerler. Böylece kromatin kompakt hale gelir ve transkripsiyon önlenmiş olur.
Reseptörler DNA üzerinde spesifik dizilere bağlanırlar. Bunlara hormona yanıt elemanı adı verilir (Hormone Responsive Element, HRE). Bunlar da aynı reseptörler gibi isimlendirilirler: GRE, MRE, PRE, ARE, ERE, T3RE, VDRE, RARE.
Nükleer reseptörlerin farklı ligandlarla, birbirleriyle ve başka proteinlerle etkileşmeleri sonucu çok çeşitli cevaplar oluşabilmektedir. Yani bir nükleer reseptörün yanıt elemanına bağlanması her zaman yapısal genin transkripsiyonunun artmasıyla sonuçlanmaz. Bazen transkripsiyonun baskılanması da söz konusudur. Bu tip üst düzey kontrol ökaryotlara özgüdür ve hem gelişim-farklılaşma süreci için, hem de farklı dokulara ait hücrelerdeki özgül protein ekspresyonunun sürdürülebilmesi için mutlak gereklidir.

Kaynaklar

Burtis CA, Ashwood ER. Tietz Textbook of Clinical Chemistry. 2nd edition. 1994, WB Saunders Company, Philadelphia, USA.
Bhagavan NV. Medical Biochemistry 4th edition. 2002, Hartcourt/Academic Press, Massachusetts, USA.
Lodish H, Berk A, Zipursky SL, Matsudaira P, Baltimore D, Darnell J. Molecular Cell Biology. 4th edition. 1999, WH Freeman & Co, New York, USA.
Moras D, Gronemeyer H. The nuclear receptor ligand-binding domain: structure and function. Curr Opin Cell Biol 10: 384-391, 1998.
Xu L, Glass CK, Rosenfeld MG. Coactivator and corepressor complexes in nuclear receptor function. Curr Opin Genet Dev 9: 140-147, 1999.

Doç.Dr Ediz Demirpençe
HÜTF Biyokimya Anabilim Dalı
Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Steroid Hormonlar

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var: Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Acemi Forum Eğitim & Öğretim :: Ödevler & Tezler & Projeler :: Biyoloji -
Powered by phpBB © Acemi Forum
Copyright © 2007 By [-İDLE-] & adegerli33